Hitler’in 2. Dünya Savaşı Başlangıcında T.C. Cumhurbaşkanı İnönü’ye Mektubu ve İnönü’nün Cevabı

ÖZEL TREN, 1 Mart 1941 Saat 1.00 DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI ŞİFRE BÜROSU N:128

Türkiye Cumhurbaşkanı, Ekselâns Bay İsmet İnönü/Ankara

Hitler tüm Avrupa’ya saldırmışken Türkiye’yi de yanında görmek için Cumhur- başkanı olan İnönü’ye mektup yazmış. İnönü de çok ince bir diplomatik dille cevap vermiş. Almanya’yı oyalamış. Türkiye’yi savaşın dışında tutmuştur.

Bay Başkan,

Alman Hükümeti’nin arzusu hilâfına ve İngiltere ve Fransa’nın 3 Eylül 1939’daki savaş ilânı kararıyla Alman halkına empoze edilen savaşta, Alman Reich’ının şu sıradaki hedefi, Avrupa kıt’asında İngiliz nüfuzunu bertaraf etmektir. Bu; asırlardan beri devam eden, Avrupa’daki devletleri birbirine karşı oynayarak yıpratma metoduna son vermenin bir şartını teşkil etmektedir. İngiltere’nin, Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde askeri nüfuz kazanma yolundaki gayretleri, Alman Reich’ını, bu bölgelerde, toprak kazanma yönünde veya siyasi mahiyette herhangi bir başka maksada mâtuf olmayan önleme tedbirleri almağa mecbur kılmaktadır. Bu bakımdan Ekselâns, size, Yunan topraklarına yerleşme yolundaki İngiliz tedbirlerinin gitgide tehditkâr bir mahiyet aldığı şu sırada, bu şartların gerektirdiği muayyen mukabil tedbirleri almağa karar verdiğimi açıklamak isterim. Bu sebeple Bulgar Hükümeti’nden, Alman Silahlı Kuvvetleri’nin bir kısım birliklerine, bu yoldaki be- lirli emniyet tedbirlerini uygulamak için müsaade etmesini rica etmiş bulunuyorum. Öteden beri Almanya’ya karşı dostluk münasebetleri içinde bulunan Bulgaristan, bu münasebetleri, Üçlü Pakta katılmak suretiyle daha da takviye etmiş ve alınacak tedbirlerin Türkiye’ye yönelmeyeceğinden emin olarak, bunların uygulanması için gerekli müsaadeyi vermiştir. Ben de Ekselâns, size, bu fırsat- tan istifade ederek resmen bildiririm ki, Almanya’nın bu tedbirleri, hiçbir şekilde Türkiye’nin toprak bütünlüğüne veya siyasi bütünlüğüne yönelmiş değildir.

Aksine, birlikte yürüttüğümüz büyük ve hayati savaşın hatıralarıyla ve bu savaşı takibeden ızdıraplı yılların hatıralarıyla meşbû olarak, size, Almanya ve Türkiye ar- asında gerçek dostluğa dayanan bir işbirliği için istikbalde dahi bütün şartların mevcut olduğuna kesin olarak inandığımı belirtmek isterim. Zira; 1) Almanya bu bölgelerde hiçbir toprak menfaati peşinde değildir. Alman birlikleri, bahis konusu tehlikelerin giderilmesinden hemen sonra Bulgaristan’ı ve -Devlet Başkanı Antenoscu ile mutabakat halinde- Romanya’yı terk edeceklerdir. 2) Savaşın sona ermesinden sonra Avrupa’nın yaralarını sarma yol- unda başlayacak ekonomik gelişme, Almanya’yı ve Türkiye’yi zaruri olarak, tekrar yakın münasebetler içine sokacaktır. Bu alanda önemli bir faktör, Almanya’nın menfaatini, sadece kendi endüstri mallarının satışında görmediği, aynı zamanda en büyük alıcı olma eğilimini de taşıdığıdır. Bunların dışında inanıyorum ki, savaştan sonra gerçekleşecek yeni sınırlar nizamı, Almanya’yı hiçbir şekil- de Türk hükümetinin hedefleriyle karşı karşıya getirmeyecek, aksine iki devletin yakınlaşması, bu alanda da, hem Türkiye’nin, hem de mihver devletlerinin menfaatine olacaktır. Bu bakımdan ben şimdi olduğu gibi istikbalde de, Almanya ile Türkiye’yi karşı karşıya getirebilecek hiçbir sebep olamayacağı görüşündeyim. Bu düşüncelerle, Bulgaristan’da ilerleyen Alman birliklerinin, Türk sınırından, orada bulunmalarının maksadı hakkında yanlış bir yorumda bulunulmasına meydan vermeyecek kadar uzak kalmalarını emrettim. Şu kayıtla ki, Türk hükümeti, bizi, bu tutumu- muzda bir değişiklik yapmağa mecbur edecek tedbirlere tevessül etmeyi lüzumlu görmesin. Ancak böyle bir hal dahi, Almanya’nın Yunan topraklarına yerleşme maksadını taşıyan İngiliz tedbirlerine karşı çıkma hususundaki azminde bir değişiklik yapmayacaktır. Bu mektubumu Ekselâns, Almanya ile Türkiye arasındaki münasebetleri hiçbir şart altında kötüleştirmemek, aksine, mümkün olan her şekilde iyileştirmek ve uzak istikbalde dahi iki taraf için verimli olacak şekilde tanzim etmek yolundaki samimi arzumun bir ifadesi telakki ediniz.

Adolf Hitler

İNÖNÜ NÜN HİTLERE CEVABI TÜRKİYE CUMHURBAŞKANI

Ankara, 12 Mart 1941

“Ekselâns Bay Adolf Hitler

Alman Reich’ı Führeri ve Şansölyesi

Ekselânslarının, Büyükelçileri aracılığıyla bana gönderdikleri şah- si mektubu almakla şeref duydum. Bu mesajı göndermek suretiyle gösterdiğiniz nezaket için, size samimiyetle teşekkür ederim. Mektubunuzun Cumhuriyet Hükümeti’ne bildirdiğim muhtevası, lâyık olduğu tam ilgiyle incelenmiştir.

Aynı cephede katıldığımız ve şerefini ve acılarını aynı şekilde paylaştığımız son büyük savaştan sonra, yeni Türkiye’nin siyaseti, milli mücadelemizin başlangıcında tespit edilmiş olan prensiplere daima sadık kalmıştır. Bunlar, Türk istiklâlinin en mutlak şekliyle teminat altında tutulması ve başkalarının haklarına hiçbir müdahalede bulunmaksızın, barışçı bir gelişmenin devam ettirilmesidir.

Ekselânslarının da malûmu olduğu üzere, Türkiye’nin 1939 ilkbaharından beri takip ettiği siyasetin temelinde de aynı prensipler yatmaktadır.

Türkiye, toprak bütünlüğünü ve masuniyetini, şu veya bu devletler grubu arasındaki siyasi ve askeri kombinasyonların şekline göre mütalâa edemez ve tecavüzden korunma hakkı üzerinde, herhangi bir yabancı devletin kazanacağı zafer açısından hüküm yürütülmesine müsaade edemez. Türkiye, bu sebepten, milli egemenlik alanı içine vâki olacak her müdahaleye karşı koymağa azimlidir.

İmzaladığı savunma paktıyla olduğu gibi (İnönü, Türkiye’nin İngiltere ve Fransa ile imzaladığı paktı “Savunma Paktı” diye nitelemektedir), bu savaşın pek değişen olayları sırasındaki tutumuyla da Türkiye, mutlak istiklâl hakkını muhafaza etmek hususundaki aynı sarsılmaz azmin delilini vermiştir.

Cumhuriyet hükümetinin Balkan politikası, Balkan yarımadasını savaşın tahribatından uzak tutmaktan başka bir hedef gütmemiştir. Ve Ekselânslarının tam yetkili büyükelçileri tarafından müteaddit defa verilen teminat karşısında biz, Almanya’nın da aynı hedefi güttüğünü ve bu sebepten, Avrupa’nın güneydoğusuyla ilgili Türk ve Alman siyasetleri arasında huzur verici bir paralellik olduğunu kabul etmekte haklıydık.

Ekselânsları itiraf edeceklerdir ki, bu durumun değişmesi, Türki- ye’nin siyasetinin ve tutumunun tamamen dışında kalan sebeplerin sonucudur ve İtalyan-Yunan savaşının çıkışından beri geçen olayların gelişmesinde, memleketimin en ufak bir sorumluluğu olduğundan bahsedilemez.

Biz inanıyorduk ve bugün de, hâlâ inanıyoruz ki, ortada Türk ordularıyla Alman ordularını karşı karşıya getirecek bir sebep yok- tur. Ve Almanya, Türkiye’nin emniyetinin (Bu kelime metinde silik çıkmış ve karineyle çıkartılmıştır) ve istiklâlinin gereklerine karşı anlayışlı davrandığı müddetçe böyle bir felâket meydana gelemez. Reich hükümeti, Türkiye’den, onun bu maksatla yüklendiği vecibelerle bağdaşmayacak bir talebi olamayacağına dair bize, müteaddit defa teminat vermiştir.

Bu sebepten ben, Ekselânslarının bu alandaki her türlü vuzuhsuzluğu kaldırmak arzusunu taşıdıkları hususunda bana teminat vermelerini büyük bir memnuniyetle öğrenmiş bulunuyorum. Ben de size açıklarım ki, mazide olduğu gibi istikbalde de uyanık bir bekçilik görevi ifa edecek olan Türk ordusu, Reich hükümeti, Cumhuriyet hükümetini, tutumunu değiştirmeye mecbur edecek tedbirlere tevessül etmediği müddetçe, Alman birliklerine karşı aynı şekilde davranacaktır.

Bütün kalbimle temenni ederim ki, kısa bir zaman önce birlikte kan dökmüş olan Türk ve Alman askerleri, hiçbir zaman, geçici bir takım olaylar uğruna birbirlerinin karşısına çıkmasınlar. O geçici olaylar ki bence, tarih karşısında siyasi veya askeri kombinasyonların çerçevesini çok aşacak olan bir felaketin yaratılmasını asla mazur gösteremezler.

Ekselânslarının, Balkanlardaki durumun kritik bir anında bana gönderdiği mesajı okurken, Alman Devleti Şansölyesi ve Führerinin, benden -kendisinin Alman tutumu hakkında yaptığı gibi- Türk görüşünü samimi ve gerçeklere uygun bir şekilde anlatmamı arzu ettiği intibaını edindim. Dünyanın içinde bulunduğu ciddi durum, halklarının karşısında sorumlu olan liderlerden, öyle bir lisan kullanmalarını istemektedir ki, bu, yakın veya uzak istikmalde ortaya çıkacak olaylara “yalandır” diye damgalanmaya mahkûm olmasın.

Mesajınızı bilhassa bu bakımdan memnuniyetle karşıladım. Ekselânslarının bu cevap yazısının muhteviyatında iki memleketlerimiz arasındaki anlayışa dayanan münasebetlerin muhafazası için tek temeli teşkil eden ... (Bu kelime metinde de tamamen silik çıkmıştır) gayretinin ifadesini bulacağından eminim.

Ekselânslarının mes’ut teşebbüsüyle aramızda vâki olan fikir teatisi, muhakkak ki, Türk-Alman münasebetlerinin normalleştirilmesine ve iyileştirilmesine yardımcı olacaktır. Bu ümitle Bay Şansölye, en derin saygılarımı ifade etmeme müsaadenizi rica ederim.

İsmet İnönü”

"Bu içerik, 739. TÜRK dil Bayramı armağanı olarak Anı Bisküvi tarafından yayımlanan Rıfkı Boynukalın imzalı TARİH SAYFALARINDAN MEKTUPLAR adlı eserden alınmıştır."

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar İbrahim Rıfkı Boynukalın - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.



Şehir Markaları

Karamandan.com, Karaman ile özdeşleşen markaları ağırlıyor.

+90 (532) 765 24 01
Reklam bilgi

Anket Karamanlılar yeni belediye başkanından hangi alanda çalışma bekliyor?
Tüm anketler