İki Başkan, İki Öykü

Eskiden, çok eskiden ilim tahsil etmek isteyen talip bir hocaya gider, kabul edilirse, rahle önünde diz çöküp uzun yıllar ders alırmış.

Yine eskiden, çok eskiden eğitimin nihayete erdirilip erdirilmeyeceğine karar vermek için günümüzdeki sınav sistemine benzemeyen bir yöntem uygulanırmış.

O dönemlerde bir hoca, sınayacağı öğrencisiyle bahçeye çıkmış. Toprağa bağdaş kurmuş, öğrencisini yanına oturtmuş.

Elindeki çubukla toprağa çizgi çizmiş. Dönmüş öğrencisine, “Bunu küçült” demiş.

Öğrenci anlamamış gibi hocasına bakmış. Hoca tekrarlamış:
“Bu çizgiyi küçült!”

Öğrenci çizginin bir kısmını, toprakla üzerini örterek, yok etmiş. Hocasına bu da sorulur mu tavrıyla bakmış.

Hoca, “Olmadı. Sen bir bölümünün üzerine toprak dökünce bu küçüldü mü?” diye sormuş.

Öğrenciden yanıt yok! Susmuş.

Hoca elindeki çubukla ilk çizdiğine paralel uzun bir çizgi çizmiş. Öğrencisine dönmüş;

“Şimdi iki çizgiye de bak. İlk çizgiye hiç dokunmadım ama küçüldü. Bir şeyin küçüklüğü sen ondan büyük bir şey yaptığında ortaya çıkar. Sen mevcut çizginin bir kısmını kapattın. Çizginin küçüldüğünü düşündün. Neye göre küçük? Mukayese olmadan büyüklük küçüklük ifade edilemez.”

Kıyas Eşitler Arasında Olur

Mukayese benzeterek veya karşılaştırarak değerlendirme, kıyaslama demektir.

Karaman Belediye Başkanı Savaş Kalaycı dönemine ilişkin yazı yazarken, bu öyküyü anımsadım.

Savaş Kalaycı dönemini Ak Parti dönemi ile kıyaslayacak değilim.

1.5=15 demek temel matematik bilgisinden habersiz olmak demektir. Sayın Kalaycı 1.5 yıldır görevde. Ak Partili başkanlar 15 yıl görev yaptı. Kıyasta denge gözetilir. Kıyas veya mukayese eşitler arasında olur.

Devlet Sırrı

Karaman’da 40-50 yıl önce iki dönem belediye başkanlığı yapmış bir hemşehrimizden bir anısını anlatmasını istedim. Bir yazımda kullanmak istediğimi özellikle belirttim.

“Olmaz” dedi. “O günler benimle geldi, benimle gidecek.”

Öyle bir ruh hali sezdim ki, belediye başkanlığı döneminde yaşadıklarını devlet sırrı görüyor. Anlam veremedim. Böyle bir tavrı meslek hayatımda hiç görmedim.

“ABD Başkanı  Clinton bile Beyaz Saray anılarını kitaplaştırdı. O günlerde 50 bin nüfuslu Karaman’ın belediye hizmetlerinin nesi devlet sırrı olsun ki?” diye sessizce sordum. İyice öfkelenir, sağlık sorununa sebep olurum diye de çekindim.

“Belediye başkanları devlet memurudur. Açıklama yetkileri yoktur. Ben o günlere ait bir şey konuşmam, yazılmasını da istemem. Görevimi yaptım ve bitti” diyerek nokta koydu.

Teşekkürle yetindim. Belli ki o günlerden onu rahatsız eden şeyler var. Rahatsızlığını deşmek benim işim değil. Dünü ve bugünü lekesiz insanlardan biri. Emanet ehli olarak bilinenlerden. Çok titiz. Tanıyanlardan kime sorsanız, onun hakkındaki ifadeleri “Hem belediye başkanlığı döneminde hem daha sonraki çalışmalarında hak gözeticidir, işini sorumluluk bilinciyle yapar” şeklinde olur.

Onu üzmek, incitmek ne haddime. Sustum. Belki bir gün bir söyleşi yapılmasını kendisi ister diye umut ettim.

Her yiğidin yoğurt yemesi farklı olurmuş. Yerel yönetimler sıcak ilişkilerin yürütüldüğü yerlerdir. Faaliyetlerin halkla paylaşılması gelenektendir.

Çok konuşan bıktırır. Hepimiz buna tanığız. Yerinde konuşmanın, dönem dönem mesaj vermenin gerekliliğine inanırım.

Sayın Savaş Kalaycı’nın kurban adağını yerine getirdiği 12 Nisan 2019 Cuma günü Aktekke ve Yeşil Cami Meydanı’ndaki coşkuyu hatırladım.

Etli pilav kuyruğunda bekleyenlerin ve bir köşede etli pilav yiyenlerin mutluluğu gözümün önüne geldi.

O gün içimden “İnşallah Karaman hep bu coşkulu, keyifli ve mutlu halini birlik içinde sürdürür”  dileğinde bulundum. Yine aynı duayı ediyorum.

İnsanlara hizmet etme kapısı herkese açıktır. Bir şehrin emanetini üstlenmek ise bir fırsattır, şerefli bir imkandır.

Yol Soran Adamın Öyküsü

Bir öyküyle başladık, bir öyküyle bitirelim.

Bir çiftçi tarlada çalışırken yanına biri gelmiş.

“Şu tepenin ardındaki köye gidiyorum. Kaç saatlik yolum var?” diye sormuş.

Çiftçi, “Hele yürü, biraz uzaklaş” demiş.

Soruyu soran çok bozulmuş, çiftçinin yanından uzaklaşmış. 300 metre ya gitmiş ya gitmemiş, çiftçiyi yanında görmüş.

Adam şaşkın bakarken, çiftçi “üç saat” diyerek, az önceki sorunun yanıtını vermiş.

Adam, “Biliyordun niye orda değil, kendini yorma pahasına koşarak geldin de cevap verdin?” diye sormuş.

Köylü şu cevabı vermiş:
“Ben senin nasıl yürüdüğünü bilmiyorum ki cevap verebileyim. Yürüyüşüne baktım, bu yürüyüşle 3 saatte oraya gidebileceğini tahmin ettim.”

“Yol herkes için aynıdır ama menzilin uzaklığı veya yakınlığı yolcunun yürüyüşüne göredir.”

Karaman’da 1.5 yıllık hizmete bakıp, belediyenin önümüzdeki yıllarda ne yapıp yapamayacağına kendiniz karar verin.

Olanda Hayır Vardır

Suskunlar arasında yaşamak belki Karaman için şanstır. Gerçekler insanları mutlu etmez. İnsanların çoğu gerçekleri duymak istemez.

Söylenti, kaynağı belli olmayan su gibidir. Bedeli yoktur, istediğiniz yere, istediğiniz kadar akıtabilirsiniz. Kimse bu kaynağın kurumasını istemiyor. Bilgi ve haber yerine herkes kendi safında üretilen söylentiye itibar ediyor. Facebook gruplarına bakarsanız bu durumun somut halini görürsünüz.

“Durmak yok, söylentiye devam. Durmak yok, dedikoduya devam.
Durmak yok, suskunluğa devam.”

“Yolunuzu yapıyorum, asfalt döküyorum, suyunuzu kesintisiz veriyorum, çöpünüzü topluyorum” diyerek, aldığınız her hizmet başınıza kakılsa ne yapardınız?

Allah’a şükürler olsun, o günlerde değiliz.

Olanda hayır vardır.

Not: Karaman Belediye Meclisi 7 Ağustos’ta olağan toplantısını yapacakmış. Toplantı yeri Lütfi Elvan Fuar ve Kongre Merkezi olarak duyurulmuş. Karaman Belediye binasında değil.

Muhtemel ki, pandemi nedeniyle mesafe kuralı gereği bu salon tercih edilmiş. Bunca zamandır dikkat çekmeye çalıştığım konu tam da buydu. Niyetim ne Ak Parti’ye ne MHP’ye taş atmaktı. Siyasetin kısır çekişmesinden uzak, bazı konularda eleştirel yaklaşımla şehrin sorunlarını kamuoyunun bilgisine sunmaktı. Bilmem anlatabildim mi?

İki Başkan, İki Öykü başlıklı yazıya ek:

Not 2- Bu yazı; 

-Karaman’ın Suskunlar Korosu (28 Temmuz 2020)
-Başkan Kalaycı’yı Unutmadım (29 Temmuz 2020),
-Burası Etiyopya mı? (30 Temmuz 2020),
-Karaman’da İşler Süpermiş! (4 Ağustos 2020)
başlıklı dizi yazının sonuncusudur. Bir bütünlük içinde değerlendirilmelidir.

Bu yazıdan önce Karaman yerel siyasetine ilişkin bir değerlendirme yazısı da “Kalaycı Geldi, Kalaycı!” başlığıyla 18 Haziran 2020 tarihinde yine bu haber sitesinde yayınlanmıştır.

Yazılarımı okuduklarını anlayanlar için yazdığımı daha önce birçok kez vurguladım. Karaman’dancom sitesindeki yazılarımı okuduğunu anlayacak zeka seviyesine uygun okurlar için yazdığımı bir kez daha belirtmek isterim.

Yazmak herkese göre olmadığı gibi, okumakta herkese göre değildir. Okumak, yazmaktan daha ağır bir iştir. Hayatın en güzel yanı kişinin sevdiği ve bildiği işi yapmasıdır.

AHMET TEK

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Ahmet Tek - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.



Şehir Markaları

Karamandan.com, Karaman ile özdeşleşen markaları ağırlıyor.

+90 (532) 765 24 01
Reklam bilgi

Anket Karamanlılar yeni belediye başkanından hangi alanda çalışma bekliyor?
Tüm anketler